TEK ÇİVİ BİLE ÇAKMAM İSTANBUL’A
Gözlerim o başkan adayını aradı ama bulamadı. Her biri ayrı ayrı çıktı devasa projelerini anlattı. Birisi trafiği yerin altına indirecek, diğeri hava ray sistemi kuracak, ötekisi dördüncü hatta beşinci köprüyü…
Gözlerim o başkan adayını aradı ama bulamadı. Her biri ayrı ayrı çıktı devasa projelerini anlattı. Birisi trafiği yerin altına indirecek, diğeri hava ray sistemi kuracak, ötekisi dördüncü hatta beşinci köprüyü…
Kim ne derse desin yalan söylemek her zaman değilse de çoğu zaman ihtiyaçtandır. Söylenen yalana kanmak daha da büyük ihtiyaçtandır. İhtiyaç deyince yalan iyi bir şeymiş de çok gerekliymiş, yalanı…
O maçı Orhan kaybetmişti, ben kazanmıştım. Orhan’la aynı takımdaydık, maçı kaybetmiştik ama ben kazanmıştım. Biraz karışık ve anlaşılmaz oldu belki ama durum bundan ibaretti. Orhan beni dinlemedi, hiçbirimizi dinlemedi, hepimiz…
Bir an önce büyü oğlum. Büyü ki endişelerim son bulsun. Sen gençleştikçe ben yaşlanacakmışım, olsun. Baba olmak işte böyle bir şey oğlum.
Gerçek hayatta çok sık karşılaşmasak da Yeşilçam Filmlerinde, televizyon dizilerinde izlerdik delikanlı alemini. Gerçi her ne kadar maço erkek tavırlarını delikanlı davranışı diye yedirmiş olsalar da hayran hayran seyretmek ve…
Tuzlu su ciğerlerini patlatmadan, dev dalgalar cansız bedenini yutmadan hemen önce Firavun’un “Eyvah nasıl bir hata yaptım ben, keşke dinleseydim ve keşke dinlediklerime inansaydım” dediği anlarda neler geçiyordu acaba Hazreti…
Ne kötü çocuktum ben. Kötü çocuk, sorunlu ergen, gaddar abi… Küçük ve adi emellerim için he zaman aynı derecede basit oyunlarım vardı. Seksen üç kışı çok uzun sürmüştü İstanbul’da. Yarıyıl…
Virüsün bir yandan hızla yayılırken bir yandan da basamak basamak yukarılara çıkarak kendisine doğru gelmesi yüzünden paniğe kapıldı imparator. Uzaktan zihinlere nakledilen ve her gün güncellenen programlarla yönetilenler, en büyük…
Bir türkü dilime dolanıyor. Hikayesini öğrenince masanın kenarına parmaklarımla ritm tuttuğum anlar aklıma geliyor utanıyorum. Gencecik fidanların geriye dönemeyeceklerini bildikleri bir yolculuğa güle oynaya, ölümle alay edercesine çıkarlarken yaktıkları türküyü…
On bir yaşındaki oğlum, “Gece on ikide bilgisayarı açabilir miyim? Ortaçağ ejderhamı gezintiye çıkarmam gerekiyor.” diye sorduğunda şaşırmıyorum. Sonuçta üçbeş internet sayfası karıştırıp, kuşakları, kuşaklar içindeki pozisyonları, pozisyonlar içindeki rolleri…