intihar



İntihar Salgını Başlatan Kitap Genç Werther’in Acıları

intiharGoethe’nin Werther’in acıları isimli romanı yayınlandığı dönemde okuyucuları arasında intihar salgınına yol açtığı iddiasıyla en çok tartışılan, bazı ülkelerde yasaklanan hatta yazarının kilise tarafından dinsizlikle suçlanmasına yol açan bir eser. Kitap ve intihara yol açan etkileri üzerindeki araştırmalar bugün dahi devam etmekle birlikte, bir toplum içinde birbirine benzer nedenlerle bir anda artış gösteren intihar vakaları da aynı olguyu akla getiriyor; “Werther Etkisi.”

Orhan Pamuk’un Yeni hayat isimli romanı “Bir gün bir kitap okudum bütün hayatım değişti sözleriyle başlar. Bir insanın bir kitap okuyarak bütün hayatını, yaşam tarzını, düşüncelerini değiştirmesi size de iddialı bir cümle gibi gelmiş olsa da arkanıza yaslanıp sadece birkaç on saniye bir kitap yazdığınızı ve yazdığınız kitabın çok meşhur olduğunu ancak kitabınızın etkisinde kalan onlarca hatta yüzlerce insanın intihar ettiğini düşünün.

“Yazmaz olaydım” dediğinizi duyar gibiyim.

Yine de söyleyelim burada maalesef mi demeliyiz bilemedim ama edebiyat tarihinde var öyle bir kitap. O dönemin bazı tanınan isimlerinin de intiharına sebep olduğu düşünülen, Napolyon Bonapart’ın en az sekiz defa okuduğu bilinen bir kitap.

Kitabımızın adı “Genç Werther’in acıları.” İsmi Türkçemizdeki telaffuzu nedeniyle sık sık şakalara, karikatürlere, parodilere konu olsa da aslında tarihe geçmiş bir Alman düşünür, edebiyatçı, siyasetçi ve doğa bilimci olan Goethe tarafından 1774 yılında yazılmış.

Goethe gelmiş geçmiş en başarılı aşk romanlarından birisi olarak kabul edilen bu kitabını yazdığında henüz 25 yaşındaymış ve kitabı tamamlaması sadece iki haftasını almış.

İşte size yine bir çelişki daha!

Sonuçları göz önüne alındığında başarılı demek gelmiyor insanın içinden ama neylersiniz ki edebiyat tarihine geçmiş bir eser Genç Werther’in acıları. Diğer taraftan Goeth’nin Aslında ilk romanı olmasına rağmen böyle bir eseri genç yaşta ve iki hafta gibi bir sürede tamamlayabilmesi ne kadar kuvvetli bir yazar olduğunun da bir ispatı.

Almanya’da Werther Modası

Şimdi kitabın yayınlandığı 1770’lerin Almanya’sına gidelim. İnternet yok, radyo televizyon yok, renkli resimli dergiler mecmualar yok. Sadece kısıtlı teknolojik imkanlarla basılan kitaplar gazeteler var.

Goethe’nin eseri işte böyle bir zamanda yayınlanmış, okuyanların kendilerinden bir şeyler buluğu ve kendi acılarını romandaki kahramanın acılarıyla özdeşleştirdiği bir eser. Yayınlandıktan kısa bir süre sonra elden ele gezmeye başlıyor ve kısa sürede en çok okunan romanlardan birisi halini alıyor. Kitabı okuyan gençler romanın kahramanı Werther gibi giyinmeye başladıkları için mavi ceket ve sarı pantolon moda olarak sokakları sarıyor ve bir “Werther fırtınası” esiyor Almanya’da.

O günlerin sınırlı sayıda kitabın yazıldığı yayıncılık hayatını, her yıl adını bile duymadığımız milyonlarca kitabın yayınlandığı günümüzle karşılaştırdığımızda başarılı bir kitabın hemen öne çıkması ve binlerce kişiyi etki altında bırakması çok doğal. Ancak Ne yazık ki Werther’in acıları sadece giyim kuşam ve yaşam tarzında yeni bir moda başlatmakla kalmıyor, intiharı bir modaya hatta sonraki araştırmalarda adı konulduğu üzere bulaşıcı bir “intihar salgınına” çeviriyor.

İntihar Salgınına Yol Açan Werther’in Acıları Kitabının Konusu

“Werther’in acıları” ümitsiz ve trajik bir aşk hikayesidir. Kahramanımız Werther genç bir hukuk stajyeri olan Lotte ye gönlünü kaptırır. Lottenin de ilgisiz olmaması nedeniyle aralarında güçlü bir bağ oluşur ancak bir engel vardır. Lotte bir başkasıyla nişanlıdır. Hikayenin devamında Lotte toplumsal normlarında etkisiyle nişanlı olduğu gençle evlenmeyi seçecek, Werther bu yeni evli çiftin aile dostları olarak yakınlarında yer alacaktır. Tabiidir ki bu sürecin sonucu olarak kahramanımızın aşkı her geçen gün biraz daha içinden çıkılmaz, katlanılmaz, dayanılmaz bir hale gelecektir.

Kitabın büyük bölümde Werther’in yakın arkadaşı Schiller ile mektuplaşmaları yer alır. Yaşadığı acı ve ıstırap dolu hayata daha fazla dayanmayan Werther, arkadaşına son mektubunu yazar, silahını temizler, göğsüne dayar ve tetiğe basar.

Arkadaşına yazdığı mektubun son sözleri; “Elveda Lotte, Elveda” olmuştur.

Bazı kaynaklara göre Goethe gerçek hayatta da  tıpkı romanının kahramanı Werther gibi nişanlı bir kadına aşık olmuştur ve yine iddiaya göre içindeki intihar etme isteğini roman kahramanına yüklemiştir. Diğer taraftan elçilikte sekreter olarak çalışan yakın bir arkadaşının intiharından fazlasıyla etkilenerek romanını bu trajik sonla bitirdiği de düşünülmektedir.

Kitabın ününü artmasıyla gençlerin birer birer Werther gibi mavi ve sarı giysiler giyinerek intihar etmeleri tabiidir ki gözleri Goethe ve eseri üzerine çevirmiştir.

Öyle ki Goethe intiharı yücelttiği ve intihara özendirdiği suçlamalarıyla kilisenin hışmına uğramakla kalmamış kendisini büyük üne kavuşturan eserinden bir süre sonra nefret eder hale gelmiştir. Kilisenin verdiği rakamlara göre intihar vakalarının sayısının oldukça yüksek olduğu söylenmektedir. Goethe bütün bu suçlamalar karşısında “İnsani duyguların, insan yaşamında yaşanan acıların ve ıstırapların bir yazar tarafından aktarılmasında bir sakınca olmadığını savunsa” da eseri edepsizlik hatta Hristiyanlık dışı olmakla suçlanmaktan kurtulamamış, kitap bazı Avrupa ülkelerinde yasaklanmıştır.

İntihar Salgını Bilimsel Araştırmalara Konu Oldu

Nitekim 1974 yılında David Philips isimli bir sosyolog intihar olgularıyla ilgili araştırmasında bu konuyu da ele alır. Phillips’in kuramına göre intihar taklit edilebilir bir davranıştır ve kuramına bu ünlü kitaba atfen Werther etkisi adını verir. Sonuç olarak intihar vakalarının koşullara bağlı olarak bir salgın gibi bulaşıcı etki gösterileceğini iddia etmiştir.

Aslında günümüz dünyasında da adına salgın demesek de intihar haberlerinin görsel ve yazılı medyada intihar sıkça yer almasıyla birlikte vaka sayılarını arttıran bir etkileşim oluştuğu gözle görülür bir gerçek.

Werther’in acıları kitabından sonra bir anda başlayan intihar fırtınası ise, gençlerin romanın kahramanının giyim tarzını, intihar etme yöntemini birebir taklit etmeleriyle ele alındığında gerçekten ilginç. Her ne kadar kitabın intiharı yücelttiği ve okuyanları buna özendirdiği iddiaları olsa da kitabın güçlü ve gerçekçi anlatıma sahip olduğu, acısı olan okurlarının kendi acılarını Werther’in acılarıyla eş tuttukları kabul edilmiş bir gerçek.

 

Youtube Kanalımızı Ziyaret Ettiniz mi?

Roman Yarışmaları İçin Tıklayın


Bir Cevap Yazın