Semiha sahneye çıktı. Bütün Türkiye’nin ve Avrupa’nın gözleri on yedi yaşındaki genç kızın üzerindeydi. Hiç heyecanlanmadı, sesi titremedi. Bir şarkı bundan daha güzel söylenemezdi ama derece vermek için dinleyenler, şarkının hemen başındaki flütün sesini tıpkı binlerce yıl öncesinden günümüze kadar gelen mitolojik hikayedeki Marsiyas’ın flütünü dinleyenler gibi sadece kulaklarını değil gönüllerini de kapatarak dinlemişlerdi. Öyle ya Tanrı Apollon kaybedemezdi.
Efsaneye göre Tanrıça Athena Büyük Menderes çayının kenarında bulunan uzun sazlardan birisinin üzerinde delikler açarak ilk flütü icad eder ve çalmak için diğer Olimposlu tanrıların şölenine katılır. Çalarken yüzünün aldığı şekille alay eden Hera ve Aphrodit’e kızarak flütü fırlatır atar ve onu bir daha çalacak olanın çok büyük bir cezaya çarptırılmasını diler.
Flüt her nasılsa dağlarda çobanlık yapan Marsiyas’ın eline geçer. Marsiyas’ın flütten çıkardığı sesler çok kısa sürede ün kazanır. Çobanın bu yeteneği Apollon’un kulağına gider. Lir çalmadaki ustalığı herkeçe bilinen Apollon kıskançlıktan deliye döner ve çobana meydan okur. Yapılacak yarışmada kazanan kaybedene istediği cezayı verecektir.
Zavallı çobanın meydan okumayı kabul etmekten başka çaresi yoktur. Firgya kralı Midas başkan olmak üzere üç kişilk jüri heyeti eşliğinde yarışma başlar. Apollon’un büyülü lirine karşı Marsiyas’ın flütü harikadır. Halk alkışlarla Marsiyas’a eşlik eder ama jürideki Midas haricindeki iki kişi taraflıdır. Midas adil davranır iki puan değerindeki oyunu çobana verir. Yarışma berabere sonuçlanır ama Apollon hiç kimsenin beklemediği birşey yaparak lirini ters çevirip çalmaya başlar. Zavallı çobanın flütünü tersten çalması imkansızdır. Bu saatten sonra Midas’ın da yapabileceği birşey yoktur. Çoban yenik sayılır. Midas adil olmasının bedelini kulaklarının eşek kulağına dönüştürülmesiyle öder. Marsiyas ise ölümle cezalandırılır.
Derece verenlerin Marsiyas ve Apollon arasındaki yarışmayı izleyenlerin yaptığı gibi kulakları ve yürekleri kapalı olarak dinledikleri Türkiye’nin ilk defa katıldığı 20. Eurovision Şarkı Yarışması 1975 de Stockholm’de yapıldı. Rusya’nın Hakim olduğu Demirperde Bloğu ile Avrupa ve Amerikanın arasındaki soğuk savaşın en bunaltıcı olduğu yıllardı. Çok kısa bir süre önce Türkiye garantör devlet olmanın verdiği haklılıkla “yapamazsınız, edemezsiniz” diyen Batılı ülkelerin gözlerinin içine baka baka Kıbrıs’a asker çıkartmıştı. Tepkiler kınamalar falan hepsi boştu. Hakkımızı kullanmıştık. Medeniyetlerinin temeli olarak Antik Yunan’ı kabul eden Avrupalıların ve dünyanın hakimi olma iddiasındaki Amerikalıların hiç beklemediği bir mağlubiyetti bu. Tabii ki ellerine geçen her fırsatta bu yaramaz çocuğu cezalandırmak isteyeceklerdi.
Semiha Yankı’yla katıldığımız ilk Eurovision Şarkı Yarışmasının yurt içi elemeleri sancılı olmuştu. Sonuçta Cici Kızların “Delisin” isimli şarkısıyla Semiha Yankı’nın seslendirdiği “Seninle bir dakika” finalde aynı puanı alarak birinciliği paylaştı. Çekilen kura sonucunda Semiha Yankı yarışmayaya gitmeye hak kazandı. Yarışma gecesi sıra Semiha’ya geldi. Timur Selçuk ilk komutunu verdi orkestra çalmaya başladı. Semiha’nın üzerinde yerlere kadar uzanan tek parça bir elbise vardı ki sonradan bunun Rus köylü kadınlarının giydiği geleneksel kıyafete çok ama çok benzediği ortaya çıktı. Kim bilir yıllarca süren soğuk savaş döneminde Batılı ülkelerle Demirperde İttifakı arasında sıkışıp kalmış güzel ülkemin yetkilileri sonucunu çoktan tahmin ettikleri yarışmada Batı’ya “Bakın size yakın olmaya çalışıyoruz ama çok da fazla üzerimize gelmeyin. Rusya’ya da çok uzak değiliz” mesajı vermek istemişlerdi.
Yarışma bitti. Sadece Monaco üç puan verdi. Sonuncu olmuştuk. Sonraki on yıllarda Eurovision Şarkı Yarışmalarındaki oylama sürecinin adil olmadığı, siyasetin gölgesinde kaldığı hep tartışıldı durdu. En ilginciyse 2003 yılında Eurovision komitesi tarafından yapılan değerlendirme oldu. “Seninle bir dakika” komite tarafından yarışmaya katılan gelmiş geçmiş bütün şarkılar arasında en başarılı yirmi eserden birisi olarak gösterildi. Popüler video kanallarında girdiğinizde şarkının bugün bile ne kadar çok sevildiğini, altındaki yorumları okuduğunuzda tek kelime bile Türkçe bilmeyen yabancı dinleyicilerin yaptıkları övgü dolu yorumları göreceksiniz.